Var böyle bir şey..İlk önce buradan başlayalım.
Hoşuma gitsin yada gitmesin bir kız çocuğunun erkek figüründe ilk örnek aldığı kişi babası oluyor.Ona davranışı,sevmesi,ilgilenmesi,konuşması..Bunların hepsi ilerideki yaşlarda erkeklere yaklaşımını belirliyor.
Eğer ailesine ilgisiz,bencil,istediği zaman yada hoşuna gitmeyen bir durumda şiddete başvuran, parasını ailesinden saklayan ,yalan söyleyen (becerememesine rağmen), saçma sapan hikayeleri ile kendi içinde bambaşka bir hayat yaşayan bir baba varsa karşınızda işte o zaman "erkek figürüne" dönüşen kız çocuğu oluyor;tıpkı benim gibi.
Erkeklerin içinde çalışıyorum.Zor olan her şeyi seviyorum, hep kendi başımın çaresine baktım;o yada bu şekilde, o yüzden erkek gibiyim.Çevremde gördüğüm kadınlardan farklı oluşum bu nedenden sanırım. Kadınların "erkek değil mi canım yapacak tabi" dediği tüm işlerin benim hayatımın standart gerçekleri olduğunu gördüğümden beridir bu şekilde düşünüyorum..Hayatta kalma adına sevindirici bir şey tabi ki bu. Ancak hem erkek hem de kadın olmaya çalışmak zor.Bir şekilde ruhunuz isyan ediyor.
Tek sıkıntı bu noktada da çıkmıyor.Bir kadın olarak kendimizi ilk beğendirmeye çalıştığımız kişi de babamız. Eğer ki "bana mı diploma alıyorsun,benim için okul birincisi olma" gibi acımasız gerçekler yerine kısa bir aferin alırsan herşey daha güzel gelişebilirdi. ama öyle olmadı.Ben ne kadar zorunu başarırsam bir gün o iltifatı alacağım diye çalışmışım gibi geliyor bazen;aldım da zira, ama o zaman da isteğim ve sevgimin kalmadığını fark ettim.Beğenilme ihtiyacı öyle bir noktaya çıkıyor ki sürekli olarak onaylanma gereksinimi duyuyor(du)m. Her şeyimle hem de ..Saçım,elbisem,işim,kilom vs vs..bitmek bilmeyen onaylar silsilesi...Bıkmışım onu fark ettim..
Kendimi sevmediğim halde sevdirmeye çalışıyordum.Mesela kimse bana laf sokamaz çünkü en ağır şeyleri ben kendime söylerim.Sevmiyorum kendimi.Kendimle dalga geçmek en iyi yaptığım şeylerden biri.Kendini sürekli sevdirmeye çalışan bu kızı sevmiyorum.Çevresinden sürekli gizliden gizliye aferin bekleyen,takdir bekleyen bu kızı sevmiyorum. Burada bile kendine sürekli acıyan bu kadının sevilme ihtiyacını sevmiyorum.
Geçmişe dönüp bakıyorum da bencilliğinden en zor zamanlarımda (zamanlarımızda) beni yalnız bırakmış, şiddet uygulamış,en güzel zamanlarımı hatırlamamış bir adam görüyorum karşımda. Eğer onun frekansında konuşur ,hareket edersen iyi ama yok kendin olursan arıza çıkıyor.İşte bu yüzden herkese karşı naziğim belki olmak istemediklerime bile! Yeter ki sorun çıkmasın!
Dikkat ettim bunu değiştirmişim son zamanlarda.Hayır demeyi öğrenerek, yeri geldiğinde karşı koyarak.Zaten yalnızım;ne kaybederim ki! Sadece kendisi yalnız kaldığında beni arayan, ilgileniyormuş gibi yapan ne bir baba (ne kadar çok sevsem de),ne de bir adam istemiyorum...
Hoşuma gitsin yada gitmesin bir kız çocuğunun erkek figüründe ilk örnek aldığı kişi babası oluyor.Ona davranışı,sevmesi,ilgilenmesi,konuşması..Bunların hepsi ilerideki yaşlarda erkeklere yaklaşımını belirliyor.
Eğer ailesine ilgisiz,bencil,istediği zaman yada hoşuna gitmeyen bir durumda şiddete başvuran, parasını ailesinden saklayan ,yalan söyleyen (becerememesine rağmen), saçma sapan hikayeleri ile kendi içinde bambaşka bir hayat yaşayan bir baba varsa karşınızda işte o zaman "erkek figürüne" dönüşen kız çocuğu oluyor;tıpkı benim gibi.
Erkeklerin içinde çalışıyorum.Zor olan her şeyi seviyorum, hep kendi başımın çaresine baktım;o yada bu şekilde, o yüzden erkek gibiyim.Çevremde gördüğüm kadınlardan farklı oluşum bu nedenden sanırım. Kadınların "erkek değil mi canım yapacak tabi" dediği tüm işlerin benim hayatımın standart gerçekleri olduğunu gördüğümden beridir bu şekilde düşünüyorum..Hayatta kalma adına sevindirici bir şey tabi ki bu. Ancak hem erkek hem de kadın olmaya çalışmak zor.Bir şekilde ruhunuz isyan ediyor.
Tek sıkıntı bu noktada da çıkmıyor.Bir kadın olarak kendimizi ilk beğendirmeye çalıştığımız kişi de babamız. Eğer ki "bana mı diploma alıyorsun,benim için okul birincisi olma" gibi acımasız gerçekler yerine kısa bir aferin alırsan herşey daha güzel gelişebilirdi. ama öyle olmadı.Ben ne kadar zorunu başarırsam bir gün o iltifatı alacağım diye çalışmışım gibi geliyor bazen;aldım da zira, ama o zaman da isteğim ve sevgimin kalmadığını fark ettim.Beğenilme ihtiyacı öyle bir noktaya çıkıyor ki sürekli olarak onaylanma gereksinimi duyuyor(du)m. Her şeyimle hem de ..Saçım,elbisem,işim,kilom vs vs..bitmek bilmeyen onaylar silsilesi...Bıkmışım onu fark ettim..
Kendimi sevmediğim halde sevdirmeye çalışıyordum.Mesela kimse bana laf sokamaz çünkü en ağır şeyleri ben kendime söylerim.Sevmiyorum kendimi.Kendimle dalga geçmek en iyi yaptığım şeylerden biri.Kendini sürekli sevdirmeye çalışan bu kızı sevmiyorum.Çevresinden sürekli gizliden gizliye aferin bekleyen,takdir bekleyen bu kızı sevmiyorum. Burada bile kendine sürekli acıyan bu kadının sevilme ihtiyacını sevmiyorum.
Geçmişe dönüp bakıyorum da bencilliğinden en zor zamanlarımda (zamanlarımızda) beni yalnız bırakmış, şiddet uygulamış,en güzel zamanlarımı hatırlamamış bir adam görüyorum karşımda. Eğer onun frekansında konuşur ,hareket edersen iyi ama yok kendin olursan arıza çıkıyor.İşte bu yüzden herkese karşı naziğim belki olmak istemediklerime bile! Yeter ki sorun çıkmasın!
Dikkat ettim bunu değiştirmişim son zamanlarda.Hayır demeyi öğrenerek, yeri geldiğinde karşı koyarak.Zaten yalnızım;ne kaybederim ki! Sadece kendisi yalnız kaldığında beni arayan, ilgileniyormuş gibi yapan ne bir baba (ne kadar çok sevsem de),ne de bir adam istemiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder