18 Ağustos 2019 Pazar

Nasıl yani??

Bu zamana kadar beni ,hayatımı bir noktaya kadar merak etmiş sadece birkaç kişi biliyor hiç ilişkim olmayışını..Çoğu belki de (büyük ihtimalle) yalnız yaşadığım için vur patlasın çal oynasın bir hayatım olduğunu düşünüyorlar..Hep aynı soruyu duyuyorum; NASIL YANİ?

"Hiç mi olmadı (hıhı azıcık ucundan oldu;o nasıl soru öyle), hiç mi sevmedim (sevince direkt oluyorsa iyi), hiç mi istemedin (taş mıyım ben), hiç mi teklif edilmedi (onlarca kez ama sırf ilişkim olsun diye onlarla çıkamazdım), ortandan çatlamış olman lazım (bunu söyleyen hanım arkadaşa buradan tekrar selamlarımı(!) yollayıp söylüyorum ki hayır çatlamadım)..."

Evet ben eğlenceli bir insanım,içimde sakladığım bir sevgi ve yaşamak istediğim bir kadınlığım var ve evet maalesef yalnızım . Birinden hoşlanmak sorun değil ki zaten şu an bile hoşlandığım bir kişi var. Sorun doğru kişi olmayışı. Sorun benim genelde bu hoşlanma eylemini kendi kendime yaşamam.Her konuda sonuna kadar gidebilirim ama ilişkiler konusunda ne o kadar kafam çalışıyor ne de cesaretim var.Reddedilme duygusu korkunç bir şey. Daha da kötüsü beni anlayan bir erkek yok.En üzücü kısmı da bu!

7 Ağustos 2019 Çarşamba

Sevgili Anneciğim

O zamanlar daha liseye başlamış büyüme sancılarıyla dolu bir kız olarak anneme doğum günü sürprizi yapıp ona mektup yazmıştım. E tabi,ben ki burslu okuyan bir kızdım ;ne alabilirdim ki? O zamana kadar gördüklerim,duyduklarımla tüm şahit olduklarım ve annemin duruşu ile şekillenmişti tüm kelimeler... Çok uzaklardan sanki onu ona anlatan bir yazıydı aslında.Mektubu ona okumayı bitirdiğimde gözyaşları içinde "sen kesinlikle bir yazar olmalısın" demişti..Evet mühendis olmak ilk tercihim değildi;her zaman hikaye yazarı olmayı istemiştim (hala istiyorum)..

Şimdi ona yeni bir mektup yazmak istiyorum. Bunları ona söyleyemem belki (çünkü hemen konuyu değiştirir) ama burası benim yerim ve burada özgürüm..

Sen harika bir kadınsın,her zaman öyleydin. Üniversite bitirmiştin,güzeldin hem de çok güzeldin ;hala öylesin. Zariftin,kibardın..O dönemde her erkeğin evlenmek isteyeceği bir kadındın.Eminim sen de farkındaydın ki babamla ,belki de o dönem öyle gerektiği için,evlendin. İstediklerine hiç bir zaman ulaşamadın. Sen aslında çok hırslıydın,yönlendirmeyi çok seviyordun. Evlendiğin adam sana prensesler gibi davranmalıydı bu yüzden; ancak hiçbir şey istediğin gibi gitmedi, öyle değil mi?

Belki iki kızın da evliliğini kurtarmak adınaydı ;zaman zaman bunu ablamla konuştuğumuzu bile bilmezsin sen. Harika çocukların vardı ve senin belki de sıkıcı hayatındaki yeni projelerin gibiydi. Belki de babamın duyarsızlığından bizlere sığınmıştın. Bizleri mükemmel yetiştirdin,sinir bozucu derecede mükemmel.
Sigara içtiğimi ilk öğrendiğinde yüzüme tiksintiyle bakıp "beni büyük bir hayal kırıklığına uğrattın" demen ilk başarısızlığındı aslında.Sonra ne kadar başarılı olsam da yetmedi,değil mi? En yakın kuzenimi örnek gösterdiğimde ama o erkek demiştin. "AMA O ERKEK" !! Senin için sigara içen kadın hafif kadındı çünkü . Nedeni sağlıksız olması bile değildi ;önemli olan nasıl gözüktüğü.  Sen tüm okumuşluğun ve görgün arkasında ataerkillik içine sıkışıp kalmıştın. Ev hanımı olmakla- çalışan kadın olmak arasında kalmıştın.Senin kafandaki kadın asla küfür etmezdi,sinirlenemezdi,kontrolünü kaybedemezdi,saçları dağınık olamazdı,sigara içemezdi,en güzel yemekleri yapmalı , ütüsü jilet gibi olmalı ve gün arkadaşları arasında aranılan biri olmalıydı.Tüm iltfatları almalıydın. Senin yanında ablamla her zaman kendimizi yanında dolaştırdığın küçük besleme kızlar olarak görürdük. Ablamla bunu yıllar sonra ikimizin de fark etmiş olduğunu anlayarak birbirimize söylediğimiz anı hatırlıyorum, o nasıl kötü bir andı. Sana fiziksel olarak hiç benzemediğimiz için hep bir kırıklığımız vardı. Ama sen de bize hiç güzel kızlarım demedin ki. Şimdi düşünüyorum da bizi asla sahip olamayacağımız güzellik için eleştirirdin. Kafandaki o kadın olmadığımız için hep ince ince eleştirirdin. Burun kıvırmaların,göz devirmelerin yetiyordu. Bizden başka kızlara iltifat etmenden nefret ettim hep. Bu nedenle hiç kendimi güzel bulmadım;bana güzelsin diye iltifat eden erkeklerin hep başka amacı olduğunu düşündüm.

Sana çok teşekkür ediyorum.Sen çalışmasaydın,didinmeseydin bizler okuyamazdık ama keşke erkeklere düşman olarak yetiştirmeseydin. Keşke eğlenmek kaçak yaptığımız bir şey olmasaydı. Keşke başarılı bir kadın olmaktan önce mutlu bir insan olmayı öğrenseydik. Önceliğimiz hep okuldu,sonra iş,sonra iş hayatındaki başarıydı..Sonra birden bire bize evlilikten bahsetmeye başladın;çünkü sıra ona gelmişti.Senin takdirini,olurunu almak için o kadar çalışıyorduk ki ..Üstelik o iş hayatları bir kızının sağlığına diğerinin bomboş hayatına sebep oldu. Üstüne üstlük o başarılar gün geldi tıkandı. Neden biliyor musun? Çünkü sadece sorgusuz sualsiz çalışırsak başarılı oluruz sanıyorduk. Soru sormadık,karşı çıkmadık,emeğimiz için sesimizi çıkarmadık. Mutlak bir itaatle çalıştık. Bütün önermelerin yanlıştı ve sonucun hüsran olması seni de şaşırttı değil mi? Bunu da beklemiyordun.
Bizlerin hiç arkadaşı olsun istemedin;kimse yeterli değildi.Kötüydüler,köylüydüler,pislerdi vs vs..Belki sayende yanlış insanlara bulaşmadık ama insanları da tanıyamadık..Bizim dışımızdaki tüm kızları eğlenmeleri,süslenmeleri için teşvik ederken bizi hep kendi küçük askerlerin gibi giydirirdin. Oturuşumuz,nezaketimiz,yemek yeme şeklimiz her şey öğretilmişti bize..İçimizden geldiği gibi davranmak için çok geç kaldık..
Hep rica etmek zorundaydık.Belki bu yüzden hep garanti insanlar olarak görüldük ve bu büyük bir haksızlıktı.


 
Bizi çelik gibi yetiştirdin. Evde yalnızdık,yalnız başımıza yaşadık ve evet kimseye ihtiyacımız kalmamıştı. Öyle ki hep böyle olacak sandın ama olmadı değil mi? Kızlarından biri ölüyordu ve evet sen yetişmeseydin ,sen yine bir parçanı verip hayata döndürmeseydin belki de ölmüştü.O zamanlar öyle gelmiyordu ama hastalığından sonra babamla beraber acaba bizim yüzümüzden mi oldu demediniz mi? Sırf sizin kriterlerinize uymuyor diye evlenmesine izin vermediğiniz o kişiyle şimdi evli ve mutlu değil mi? Belki önceden evlenseydi ne bu hastalık gelirdi başına ve belki çocuğu da olurdu;ama bunları konuşmanın da bir gereği yok artık. Ne gerek vardı bu baskıya? Ki o baskı uyguladığın koskoca akademisyen çıkmışken? Ve neredeyse tüm eğitim,öğrenim hayatı boyunca,iş hayatı dahil olmak üzere yaşamını yurtlarda yalnız başına geçen bir kıza bunu neden yaptınız? Çevrenizdekiler türlü hatalar yapma lüksüne sahipken neden o sevdiği erkekle beraber olamıyordu? Hastalanmasaydı yine de onunla evlenmesine izin vermeyecektin,değil mi?


Ben,hiç bilmediğim bir şehirde sizin bilmediğiniz bir yerde çalışarak, yaşayarak geçirdim kaç yılımı, saçma sapan bir sürü kaza geçirdim ,absürt bir ameliyat geçirdim ama yine de beni biraz iyi olunca yine yalnız başıma bıraktınız. Çünkü çelik gibi kızdım ben..Öyle mantıklıydım ki yanlış hiçbir şey yapmazdım;keşke yapsaydım . Ne arkadaşlarımı beğendin ne gezmemi istedin. Ben ,tıpkı senin eskiden olduğun gibi, evden işe ,işten eve örnek bir evlat gibi gidip geldim.Seninle kavgalarım hep bu yüzdendi ve sen hep bir şekilde galip geliyordun. Ve ben de sana itaat ettim,seni üzmek istemedim..Ne olacağını bilmediğim bir kariyerin peşinde koşturarak . Sahi ne oldu o kariyer? Beni hep kendine yeten biri olarak gördün biliyorum ama keşke zaman zaman başkalarına da ihtiyaç duymanın zayıflık anlamına gelmediğini görseydin. Belki bu kadar yalnız olmazdım. Başımın çaresine bakabilirim ama neden herhangi akraban hapşırsa bile ilk onların yanına koştun.
Bizim için babamı çektiğini sanıyordum yıllardır. Seni korumak istediğim o an geldiğinde ve işler kontrol dışına çıktığında bana sonrasında "belki sen eğer öyle davranmasaydın bunlar olmazdı" dedin ki ben bunu asla unutmayacağım..Sen boşanmak istemiyordun. Sen artık o dramayı seviyordun. Babamdan şikayet etmek,hayatından şikayet etmek,hiçbir zaman ulaşamayacaklarından dolayı üzülmek ve kızlarının zengin (burası önemli),önemli kişilerle evlenememiş olması (ki bu da bir başarı olacaktı) sıkıntısı ile hep bir üzüntü yaşadın.

Seni o kadar seviyorum ki . İnsanların sana hayran olmasını o kadar seviyorum ki belki de o yüzden insanlar beni de en az senin sevildiğin kadar sevsin istedim. Hayat bu şekilde işlemiyormuş. Sen herkes için koştururken aslında herkesin kendi hayatlarını ve kaderlerini yaşadığını görmek senin de canını sıkmıştır eminim. Mükemmel evlilik hayatını bu hale getirmek için o kadar uğraştın o kadar çabaladın ki şimdi elinde senden istese de kopamayacak ve sana muhtaç bir oğlan çocuğu kaldı.Babam ne kadar hayatı ,yaşamayı ,anı seven bir adamsa sen o kadar planlı,aristokrat ve gelenekçiydin. Mükemmel bir çift gerçekten de ..


Şimdi iki kızının da senden uzakta  kendince mutlu hayatları var.Senden,babamla yaşadığınız saçma dramadan uzakta hayatta kalma mücadelesi veriyorlar ve aslında sen hayatta nelere üzülmek,dert edinmek gerektiğini yeni görüyorsun.
Şimdilerde benimle sanki yeni tanışıyorsun. Hayata bakışım değişti, erkeklere bakışım değişti, paraya bakışım değişti, iş hayatına bakışım değişti. Bana kilom hakkında bile acımasız şeyler söylediğinde yada ne zaman kıyafetimle ilgili beni kendi yönteminle yetersiz,çirkin hissettirdiğinde  verdiğim tepkilerden anlıyorsun değiştiğimi. İşimle ilgili artık sadece başka planlarım olduğunu söylemem ve senin detayları bilememen , evliliği konuşmamam  bile seni gölgede bırakıyor biliyorum. Yeni gerçekliğe alışman zor . Seninki gibi yıllar süren bir depresyonu istemediğimi biliyorsun artık.

Yine de dikkat edersen seni hiç kırmıyorum,seni üzmemek için elimden geleni yapıyorum. Seni o kadar seviyorum ki ..Bir anne seçme hakkım yoktu ama seçme şansım olsaydı da yine seni seçerdim...Sen benim Jane Birkin'imsin..






Çok özeniyorum&nefret ediyorum




  • Çevresi geniş herkesle samimi olabilen ,olma becerisi gösteren tüm insanlar (ben mi çok yabaniyim nedir)
  • Rahatça flört edebilen kadınlardan ( bana deli gibi aşık olan adamla bile çok iyi ARKADAŞ oldum ya,mükemmelim,süperim,zirvedeyim bu konuda)
  • Rahatça kilo verebilen tüm kadınlardan (Allah belanızı versin diyorum ama hala bir şey yok)
  • Zrilyonkere (var mı böyle bir şey) ilişki yaşamış,türlü insanlara yavşamış,kalbi güneşte kalmış peynire dönenlerin, kafasında türlü hesaplarla ilişkiye başlayanların,gülümsemesinde bile taktik olanların hep (hep ama) düzgün insanlara denk gelmesi
  • Lens kullanabilen herkes (tamam bu benim beceriksizliğim ama gözüme bir şey girmesi hissi de ne bileyim..bırrr)
  • Bir konuda uzman olmasa bile bulunduğu ortamı etkisi altına alabilenler 
  • Maddi sıkıntı çekmeden yaşayanlar (aslında daha çok olmadığı halde fukara edebiyatı yapanlara gıcık oluyorum)
  • Kendi vücudu ile barışık olanlar (kimse göbeğimi görmemeli,karnımdaki yara izinden nefret ediyorum,popom küçülmüyor...) 
  • Fotoğraflarda hep objektif çıkanlar,yüzü güzel olanlar yada en azından gözükenler (şebelek, şaşkın bir sıfatım varmış gibi geliyor,hiçbir zaman şuh bir kadın ifadesine sahip olamadım;isterdim oysa ..alabildiğim en iyi iltifat "çok tatlısın" (!) )
  • Umarsızca içinden geldiği gibi  yaşayanlar (ya sonra pişman olursam diyerek öyle güzel şeyleri kaçırıyorum ve öyle farkında olmama rağmen tutuk kalıyorum ki...)
  • 1.60 'dan uzun olan tüm kadınlar ( Üstüne bir de topuklu ayakkabı giyenler var onlar Allahsız zaten)
  • Karşı cinsle açık açık konuşup istediğini/istemediğini söyleyebilenler 

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Kendime notlar Vol.Bilmem kaç

Hayat yeni şeyleri öğretmeyi asla bırakmıyor. Ben arada sırada unutsam da tekrar tekrar karşıma çıkarıyor.


  1. Sözde ilgi gösterilerine,anlık heyecanlara önem verme. Önemli olan kesin davranışlardır. Davranışlarıyla kabalığını gösterenlere şans verme.
  2. Sana yedek oyuncu muamelesi gösterenlere prim verme
  3. Sürekli hak,adalet,namus gibi yüce değerlerden bahsedip en çok haksızlığı yapanlar.Kendisi zam şampiyonu olurken altındaki çalışana zam yaptırmayan müdürler, hükumeti eleştirirken en ala mobbingi yapanlar,her şeye muhalefet olurken kendisine soru sorulmasına tahammül edemeyenler, aile kavramından dem vurup kendi aralarında en pis karı kız muhabbetini yapanlar, karşılıksız sevgi isteyip "hani bana hani bana" diye sürekli etraftan isteyenlere sempati duyma .Hiçbir koşulda bu insanların sempati duyulacak bir tarafları yok!
  4.  İstemiyorsan istemiyorum de ..Kimsenin onayı için yaşamıyorsun.
  5. Kimseye gereğinden fazla bir şey anlatma ..
  6. Her şeye yorum yapma.Her şeye yorum yapan insanlara karşı şüpheli yaklaş..
  7. Bir iş bitmişse bitmiştir.sosyal hayatta,özel hayatta,iş hayatında..Zorlama!
  8. Gerçekten kafanda soru işareti varsa kimsenin hayatında olmak için uğraşma..
  9. Modernite görgüsüzlerini  boş vermeyi öğren..Sürekli sinirlenmek bir işe yaramaz.
  10. O görgüsüzlere bakıp anlık zevkler,değişik partnerler,farklı ilişkiler, sözde elit yaşam, eğlenceler arada ilgini çekiyor olabilir (hatta denedin bile) ama kendine dürüst olmayı öğrendin; bunları istemiyorsun..

"SAKIN EVLENME.."

Bana mı öyle geliyor yoksa ben bu cümleyi sıkça duymaya mı başladım?!

-SAKIN EVLENME...
-HİÇ GEREĞİ YOKMUŞ..
-AMAAAN NE UĞRAŞACAKSIN..
-BAK BENDEN SANA TAVSİYE...
-AYY SEN NE RAHATSIN YAAA,ÜFFF BEKARLIK GİBİ VAR MI AAAAĞBİ!!
-SANA EVLENMEYİ YASAKLIYORUM HİHİHİ


....
-İYİ DE BEN ZATEN EVLENMEK İSTEMİYORUM Kİ! 

Benzeri türevleri cümleleri duyduğumdan beri sormamak için dilimi ısırdığım bir soru var:

E abi siz koştur koştur niye evlendiniz??

Yaşınız gelmişti (ne demekse?), aşıktınız (hayır sadece hormonlarınız çoşmuştu), çocuk istiyordun (kendi sorumluluğunu bile alamıyorken!), farklı bir hayat istedin (bunu kendin de yaratabilecekken), aileden uzaklaşmak istedin (yeni bir aile kurmanın sorumluluğu ne demek anlamadan), hayatta boşluğa düştünüz (o evde yalnız başına kalmak çok sıkıcı bunaltıcı ama bir ses olsun diye evlilik ne derece doğru; hele ki bir süre sonra o ses de kaybolacaksa ve sadece evde dolanan bir cisim olacaksa)....

Muhabbet edebileceğim birini istiyorum, kendimde olduğunu dahi bilmediğim yönlerimi keşfetmeme yardım edecek birini istiyorum, pes ettiğimde beni tutup ayağa kaldıracak birisini, yatağa girdiğimde sarılmak istediğim birisini , mutsuz olduğumu anlayabilecek birisini , insanlarla iletişim kurmama yardım edebilecek birisini, sürekli öpmek isteyeceğim birisini, o hastayken bakmaktan imtina etmeyeceğim birisini, dinlemekten zevk alacağım,güvenebileceğim birisi...Çok yakın bir arkadaş istiyorum ve bu erkeğin adı illa KOCAM olmak zorunda değil ki!!

O insanla bir "aile kurmak" istersem evlenirim. Aynı evde bir erkekle yaşayıp,resmi sevişme belgesi almak için değil..

Tabi ki bunların hiçbirini suratlarına söyleyemiyorum :/  Feminist (!) arkadaşlarım tarafından aforoz edilme riski var. Ancak bu büyük komediyi görmem için çok yardımcı oluyorlar..