20 Mayıs 2015 Çarşamba

20.05.2015 Tedavi süreci

Kendimi sürekli eleştirmek yerine yaptığım iyi şeyleri de yazayım da bana biraz teşvik olsun.Dün sabah o kadar sıcağa ve baş ağrısına rağmen öğleye doğru resmen içimdeki tembellik denen şeytana baş kaldırıp evimi temizledim.Sildim,süpürdüm,düzenledim ve hatta çarşıya çıkıp işlerimi halledip bitirdim. Sıcak çarpması olmayaydı iyiydi:( Akşam baş ağrısı ve midemde olmayanları kusmakla geceyi noktalamış oldum. Ancak mutluyum! Kendime verdiğim bir sözü yerine getirmenin gururu bu. Önemsiz gözükebilir ama bunlar ufak tefek şeyler ve yapmadığın zaman büyüyüp hayatını ele geçiren kocaman bir hiçliğe dönüşüyor.Muazzam bir boşvermişlik  seni tembelliğin diğer safhalarına çekiyor ve yan etkileri ortaya çıkıyor.
1-) İlk önce umursamaz oluyorsun (oldum), sonrasında drama kraliçesi olmaya başlıyorsun (oldum) ;herşeyi ve herkesi suçluyorsun (yaptım).
2-) Senin dışında gelişen hayat sana ulaşılmaz geliyor ve gerçekten ulaşamayacağın şeyleri istemeye başlıyorsun (yaptım).
3-) Ulaşamayınca sistemi suçluyorsun (suçladım).
4-) Okumadığın için bol keseden sallıyorsun,konuşmaların ve cümlelerin başkalarının cümleleri oluyor,kendine ait fikirlerin olmuyor.
 5-)En küçük bir iş bile sana zulüm gibi geliyor ve her aşamasında şikayet ediyorsun (ettim).
6-) Başkalarını suçluyorsun yine.
7-) Hiçlik duygusu her yanını sarıyor.
8-) Kendini değersiz hissediyorsun.
9-) Kendine bakmadığın için çirkinleşmeye başlıyorsun.Güzel ve sağlıklı olan her şey gözüne batıyor,kıskanıyorsun(kıskandım).
10-) Ertelediğin planlar yüzünden kendine öfkelenmeye başlıyorsun.
11-) Yanlışların artıyor ve sen sorunu yine hayata ve insanlara yüklüyorsun.
12-) En ufak şeyler seni çıldırtmaya yetiyor.
13-) Sağlığın bozuluyor.
14-) Sosyal medyada var oluyorsun.
15-)  Hayatın gerçekleri yerine izlediğin uyarlama filmlerdeki kadın kahraman olmak istiyorsun.     16-) Gerçeklik ve sanallık birbirine karışıyor.
17-) Kahve ve sigaranın dibine vuruyorsun (benim gibi).
18-) Her şeye ağlamaya başlıyorsun.
19-)Evinin (güvenli kalenin) dışına çıktığında hayat seni korkutuyor.                                                20-) Sorumluluk almaya çekinir oluyorsun.
21-)Kendine güvenin yerlerde sürünüyor.
22-)Atalet duygun yok oluyor.

Hastalık bu! Ciddi anlamda bir hastalık.İnsanın sadece ruhani açıdan değil,akli ve fiziki açıdan da felce uğratan bir hastalık.Ben yavaş yavaş da olsa bu yaşımda yakalandığım bu hastalıktan kurtulmak için adım attım. Umarım eski durumuma dönmem çünkü şu anda kendimle gurur duyuyor ve kendime güveniyorum ve bu his MÜKEMMEL:))

18 Mayıs 2015 Pazartesi

İç hesaplaşmalar vol.124684720000

Eveeet yine iç açıcı bir yazı ile haftaya başlıyorum(!).Yine full kahve,sigara ve tembellikle geçen harika bir hafta sonu idi.Ne spor,ne diet,ne ev temizliği ne de planladıklarım dahilinde yapılan bir iş. İnternette izlediğim filmler,olmak istediğim kadınları seyretmek ve bunları yaparken dışarıdan sipariş edilen kuşbaşı servisi mideye indirmek.Sayılamayan bardaklar dolusu kahve ve birkaç pake sigara.Kuaför randevumu kaçırdım,çarşı işlerimi erteledim,evi bile temizlemedim.Miskinlikle perçinleşmiş hayatım muhteşem.

Ablamı gördükten sonra kendimden utandım. Gerçekten utandım ama öyle böyle değil.Mutfak dolapları düzenli;bende ise bir gözünde tarihi geçmiş diet krakerler ile sarımsak döveceği bir arada ve kirli kurulama bezleri var ,elbise dolabında her şey özenle katlanmış, buzdolabı kokmuyor bense daha dün gece yarısı artık bir haftalık tenceremi patlama ihtimaline karşın kaldırıp döktüm ve yıkadım (o tencereden bir hayır gelir mi artık onu da bilemiyorum).Her şeyi,hayatı yaşadıkları tüm zorluklara rağmen bir aradaydı.Ben ise ufak trajediler yaratıp muazzam tembelliğimi ve umursamazlığımı bununla örtbas etmeyi başarmışım.Bak bu çok basit gelebilir ama evim bile pis benim işte.Yani düzenlemeye bir yerden başlayıp daha da önemlisi bunu devam ettiremiyorum.Çok kabaca olacak ama götüm yemiyor.Genelinde de hayat için kendim yaşayamadığım için de çevremdeki hayatları incelemek ve hunharca eleştirme lüksüm var;kendimde bu cüreti görüyorum!!

İnsanlara suç bulmamalıyım.Benim derdim ilk önce kendimle kendi yaşantımla,kendime saygı duymayışımla.Bunu önlemeye çalışanlar yada nedeni bile olmasa benimle her an kavga etmek isteyecekler olacak ama bunu hayatımın her anı pişirip pişirip öne süremem ki.Ben de herkes kadar kötü,yalancı yada dedikoducu olabiliyorumONLAR YÜZÜNDEN  artık işlemiyor işte;bunu ben bile görüyorum!Türkçe meali sana ne milletten sen kendi işine bak! (Ama artık yap bir zahmet yaşın 30 oldu).

Dün seyrettiğim filmde başka bir kadın için söylediği gibi  bayan Roosevelt in "O tüm cephelerde kazandı.Bir asker,bir diplomat ve bir kadın olarak". Acılar,sancılar hep var.bilmediğim bir şekilde hep hüzünlüyüm ve belki de bir hastalık bu bilemiyorum ancak hayatımın kontrolünü elime almazsam bir yerde çok fena duvara toslayacağım bu kesin.

Umarım yapabilirim...

11 Mayıs 2015 Pazartesi

11/05/2015

Çok değiştim ben.Kabul,herkes değişiyor ama böyle ve bu kadar çok olmayabilirdi belki de. Bana gerçekten huzursuzluk veren insanlardan uzak durmaya başlamışım.Sadece çevremde insan olsun diye artık kimseyi çekmediğimi fark ediyorum.Politik olmakta fayda var ,evet, ama nereye kadar?

Çoğu kişi de benden haz etmiyor artık,farkındayım.Ancak iyi niyet adı altındaki gizli meraklar,şaka adı altındaki iğnelemeler ve samimiyet adı altındaki laçkalaşma artık benim kaldıramadığım noktada.Herkes istiyor ki kimse ayağıma basmasın o yüzden de herkesle iyi geçineyim derdi var ama ben yapamıyorum artık.Belki de bu yüzden ne iş anlamında iyi bir yönetici (iyi bir yönetici olmanın kuralı bu mudur onu da bilmiyorum ama gördüğüm yöneticilerin ortak özelliği buydu) ne de çevremde aranılan bir insan olacağım.

Bu aralar sıklıkla iş konusunu düşünüyorum.Ailem ve kimi arkadaşlarım "ne olmuş piyasa durgunsa bırak onlar seni kovsun ne çıkacaksın" diyor.Bazen ben de aynı düşüncedeyim ama bir yandan da paslanıyormuşum gibi geliyor.Özellikle de burada. İşlerin bu noktaya gelebileceğini düşünmedim hiç.Birkaç gelen teklife de ben sıcak bakmamıştım çünkü yok yere (her anlamda) sıfırdan başlamak gerekiyordu.

Bu aralar kafam yine karışık!

7 Mayıs 2015 Perşembe

İstiyorum istiyorum ortaya karışık bir model istiyorum

Yazmalara doyamadım.Dilim şişmiş derler ya.Benim de ellerim açıldı yazdıkça yazasım var.Ne kadar saçma,bunalım,atarlı yada buram buram ergenlik koksa da yazıcam işte!! (blog benim sayfa benim,hiç yani)

Düğün sezonuna bir ay kala birkaç elbise bakma ve trendyol dan alınan (yine ikisi defolu o yüzden öyle ucuz) yazlık elbiselerime bakarken bilinen gerçeklik beyan oldu bu sefer. O nasıl bir göbek öyle , o göğüslere silikon mu yaptırdın (gerçi kızlar pek bi beğeniyor ama ,maşallah diyelim) ya bir de Türk kızı genleri işte ,yarabbim o bacaklar nasıl öyle kalınlaşıyor.Ben kim tualet (böyle mi yazılıyor?) giymek kim? Acilen acilen fit bir vücuda kavuşmam lazım. Tabi yedim kuşbaşıları,içtim hazır kahveleri üff çok kötü oldu bu. Kıçımı başımı biraz düzene sokma sırası geldi geçiyor. Balık etli kadın candır diyenin ağzına kürekle vurayım.

Sırayla şöyle bir şey istiyorum:

1) Miley Cyrus göbeği

Kendini uyuşturucuya verip götü başı dağıtmadan önce pilatesle düzleştirip hafif kaslı o süper görüntü.Efeniiim aşağıda görseli budur (bi kot bi tişört den alınmıştır resimler orjinal uğraşamam.Zaten orada görüp görüp deliriyoruz ya neyse o da ayrı)
 

2) Kim orospusu gibi çıkık ve Rihanna sürtüğündeki gibi kalkık bir popo (Allah tan popom düz değil,çok şükür yarabbiiim)




3) Emma Watson da beni gıcık eden bir şeyler (şımarık gibi) var ama yine de bir sempatiklik var .Amaan mikeyim sempatikliğini bana onun kıvrımlı beli ve ne kalın ve kaslı ne de çok sıska olan o biçimli bacakları lazım :) küçük hanım yoga yapıyormuş hem de lisanslı (peh peh)




4) Bir tutam da Venassa nın omuzlarından olsa hayır demem :) (Keşke ısmarlama olsa ya süper olmaz mıydı?)




5) Son olarak tabi ki ne çok büyük ne de çok küçük Megan Fox bicikleri ( Resim bulayım derken kadının tüm resimlerine ağzım açık baktım.Ben kadınım lan; ben bakıyorsam yazık erkek milletine valla) .Yalnız karıda da nasıl bir ten var öyle Allah bağışlasın gözüm yok tabi de (bal gibi var) o kenafirde olacağına bende olsa ya (zenginin malı züğürdün ağzına sıçarmış ) .Sigaradan galiba süzgeç gibi bizim cildimiz :((



Saçma sapan atarlanmalar

Sen çalış çabala üniversite bitir,dil öğren,master tırıvırısına gir,millet her şeyini torpille hallederken "yokluktan" sadece çalışarak elde etmek zorunda kal. Sonra en firmaların birinde "en" pozisyonlardan birinde çalışmaya başla,çok geçmesin yine bir kriz olsun ve Allah ın her günü "acaba ben de kovulur muyum?" diye düşünerek geçir.İş yok çünkü kimseyi kandırmayalım. Girdiğim sınavlardan da bir bok çıkmadı.Bunun nedeni de biraz bıkmış olmam sanırım.Ömrüm sınav,test,mülakatla geçti ve en iyi sonuçları almama rağmen ve daha önemlisi garanti olacak "iş"ler yine yine yine torpilliler yüzünden olmadı.

Çok zeki veya akıllı olmak bir bok bir sik etmiyor (affedersin günlük)! Güzellik,alımlılık,çekicilik (adına ne deniyorsa) , aileden gelen güç yada para .Evet ,işte önemli olan bunlar. Yok kendini bilmekmiş,yok erdemmiş,yok dürüstlük,iyi niyet.Hepsinin koydular (ama ağızlarında sakız ederler o ayrı). Yemediği bok kalmayan karılar/kızlar bakire meryem ana gibi geziniyor.Bak daha önce de bahsettim bundan;demek ki sinirim geçmemiş.Motto şu: Gencim,güzelim (ve paralıyım,güçlüyüm vs vs) ,seni üzerim.

Şimdi kendime de bok atmak yersiz olur.Ben akıllıyım bir kere,becerikliyim ,hem de çok.Çok zor işleri bir arada yürütebilirim,aylık milyon dolarları bulan paraların hesabını yapar,gider çatır çatır da anlatırım ne neden oldu diye.Hitabetim iyidir;istedim mi çok güzel yazı yazarım. Şu sıralar çok tembellik ettiğimden paslandım ama ingilizcede (akademik anlamda) çok akıcı konuşur yazardım. Biraz agrasif ve soğuk olduğum doğrudur ama bilerek, isteyerek, hesap yaparak insani ilişkilere girmedim hiç ve sana birşey söyliyeyim günlüğüm aşk (yada flört işte) ilişkilerinde çoğu kadının "ya bu çocuk bana ne verebilir ki?" yada "anlaşmak çok önemli ama o benimle anlaşamıyor(??!!! Yani herif benim lafımı dinlesin) cümlelerini o kadar duydum ki.Alttan alta sistemli çalışıyorlar ama instagramda,twitter da "kıymetimi bilmeyenler başka evrene " diyebilecek kadar da orospu çocuğu (tekrar affedersin).

Yalan yok.Ben de olmak istedim,gerçekten ama olmadı işte.Üstümde durmadı.Neden biliyor musun? Çünkü ben ne güzelim,havalıyım,ne zengin ne de popüler. Ben sadece benim! Ben paramı kıyafetlere (internetten %70 indirimle alınan defolular sayılıyor mu?) harcayamıyorum yada arabam bile yok en basiti çünkü korkuyorum ya parasız kalırsam diye.Her gün bir yerlere çıkamam yada süslü aktivitelere katılamam.Belki de memur çocuğu olduğumdan ama çocukken sürekli burs parasıyla geçinmeye çalışıp anneden,babadan para istemeye utanan kız korkar parasızlıktan. Benim üç-dört yılda biriktirdiğim para ile doğru düzgün bir şey alınamaz ve hala biriktiriyorum.Üniversitede giydiğim kazaklarımı bile giyiyorum hala.Asla bozulmadıkça telefon,beyaz eşya almam.Kozmetik adına bir iki şey alınca içim acıyor.Bazen "sev kendini" bunlar da senin için  diyerek içimi rahatlatmaya çalışıyorum ama bir şeyler uymuyor.Hayat geçip gidiyor ve benim içimde bir şeyler hep uhde kalacak.Şimdi diyeceksin ki " e karar ver" o zaman ," hayat senin" yada " hiç bir zaman para yeterli olmayacak ama sen idare etmesini bileceksin" ama öyle değil işte. Çok şükrediyorum;bir çok kişinin sahip olamadıklarına sahip oldum ve belki bunları yazmak çok ikiyüzlü bir davranış ama istiyorum işte. Hiçbir şey düşünmeden bir süre para harcayıp gezip tozmak,sevgilimin olması,istediğim ne varsa korkmadan yaşamak, birilerine yada bir şeylere zorunlu katlanmamak. Ergen kızlar gibi mızmızlanıyor muyum yoksa? Zamanında "zamanı gelince ben de sahip olurum" dediğim şeylerin zamanı geçiyor ve ben onlara sahip değilmişim gibi geliyor (bunları yazarken bile "bunları yazıyorum ama başıma bir iş gelecek,sevdiğim birine bir şey olacak o zaman göreceksin kaybetmeyi diye düşünmüyor da değilim)

Çok mu şey istiyorum?

07.05.2015

Değişimi hemen istemek yada en azından öyle olacağını zannetmek büyük bir yanılgı ve inanılmaz bir naiflik örneği;hele 30 yaşına geldiyseniz.

Gözlemlediğim bir şey var onu yazmak istiyorum. Benim gibi otuzuna gelmişler ve hadi artı beş yaş diyelim;evli,çocuklu yada bekar olsun fark etmiyor, çoğu hala bir ergen gibi davranıyor bence. Zamanında zaten dilde olan idealizm tamamen çürümüş veya sadece bir propaganda aracı olmuş,para "güvence" den çok "hayatımı nasıl daha fazla ihtişamlı gösterebilirim" in aracı olmuş. Tıpkı lise çağında var olan gruplaşmalar ve konuşmalar görüyorum. Yetişkin birey olma sanırım biraz daha farklı bir durum ve o da gördüğüm kadarıyla kırklı yaşlarda başlıyor çünkü "yaşlılık" korkusu baş gösteriyor. Belki de otuzlar son gençlik demleri olduğundan mümkün olan tüm saçmalamaları yapma hakkı görülüyor;bilemiyorum.Bildiğim çok sinir bozucu olduğu!